MATEMATIK EGITIMINDE DEGISIM

EGITIMIN YENIDEN KAVRAMSALLASTIRILMASI VE MATEMATIK ÖGRENIMINE YANSIMALARI
31 Ekim 2018
GEÇMISTEN GÜNÜMÜZE GEOMETRI GEOMETRI ÖGRETIMI VE ÖKLID DISI GEOMETRILERIN ÖGRETIMDEKI YERI VE ÖNEMI
31 Ekim 2018
Basligi : MATEMATIK EGITIMINDE DEGISIM
Konu : MATEMATIK EGITIMINDE DEGISIM
Yazar : Doç. Dr. Aysun UMAY
Tarih : 06.11.2004
E-mail :

EGITIMIN AMACI ve EGITIMIN ISLEVI

Egitim, toplumsallasmanin en önemli araçlarindan biridir. Kökleri, insanlarin  birlikte yasamaya baslamalarina kadar uzanir.

Insanlar var olduklarindan bu yana, yasam kosullarini kolaylastirmak, dogaya egemen olmak ve yokluklardan, tehlikelerden uzak, daha iyi kosullarda yasayabilmek için isbirligi yapmislar, birlikte yasamanin ve gelecegi birlikte yaratmanin kosullarini olusturmaya çalismislardir.

Uyum içinde, birlikte yasayabilmek için,

*     konulan  kurallarini ögrenmenin,

*      uzun ve zahmetli yasantilarla, kimi zaman büyük bedeller ödenerek olusturulan deneyimleri, kültürel birikimleri gelecek nesillere aktarmanin,

*     gelecegi düsünerek bugünden atilan adimlarin sürmesini saglamanin

en etkili  yolu ise egitimdir.

 2. DEGISEN DÜNYANIN DEGISEN EGITIM ANLAYISLARI 

Geçmisi kabaca bir gözden geçirelim: Ilk çaglarda, ilkel tarim toplumlarinda genis halk kitlelerine ayrica “egitim verilmesine” gereksinimi yoktu. Onlar tarlada çalisiyorlar, gündelik yasamlarini sürdürecek kadar ögrenmeleri gerekenleri aile içinde zaten ögreniyorlardi. Biriken bilgi kulaktan kulaga, atadan çocuga aktarilip gidiyordu. Reisler, beyler, krallar ve yakin çevreleri, bir baska deyisle erki elinde bulunduran, toplumu yöneten siniflar için ise, o gün için toplumu ayakta tutmanin en etkili araci olan dinsel unsurlarin ön plana çiktigi, bilgi birikimlerini gelecekte de toplumu yönetmeye aday olan kendi nesillerine aktarmayi hedefleyen bir egitim gerekliydi. Kisaca egitim sinirli sayidaki seçkinler içindi.

Egitim, toplumun gelismesi, isbirliginin artmasi, “uzmanlasma” gereksiniminin ortaya çikmasiyla gelisti, vazgeçilemez bir gereksinim halini aldi. Bilgi toplumu öncesinde daha çok,

*           kalabalik siniflarda,

*            ögretmenin ögrettiklerini ögrenen,

*            aykiri düsüncelerin kalabalik olan grubun düzenini bozdugu ve digerlerinin aklini karistirdigi düsüncesiyle hos karsilanmadigi, sivriliklerin törpülendigi

egitim ortamlari var.

Henüz dünyanin büyük bölümünde, özellikle de dünyanin dinamiklerini belirleme sansi olmayan, gelismemis ya da az gelismis bizim gibi ülkelerde egemenligini sürdüren bu anlayisin “simdilik” toplumlarinin gereksinimlerine yanit verdigi söylenebilir. Ancak, eger egitim, yukarda da söylendigi gibi toplumsallasmanin en önemli araciysa hizla globallesen dünya için yukarida sözü edilen egitim anlayislarinin daha uzun süre yeterli olacagini söylemek zor.

Global dünyanin dinamiklerini ve gelecegini belirleyenler, bugünün insaninin hangi özellikleri tasimasi gerektigine de karar vermis görünüyorlar. Bugünün insanlari hizli düsünen, yaratici, neyi ögrenmesi gerektigini ayirt edebilen, nasil daha kolay ögrendiginin bilincinde , kisaca kendini iyi taniyan, çok sey bilen degil, ama gereksinim duydugu bilgiye kolayca ulasabilen, teknolojiyi kullanabilen bireyler olarak düsünülüyor… Bu durumda egitim anlayislari degisiyor, yarinlar için bu özelliklerde insan yetistirmeye yöneliyor.

Ülkemizde de müfredatlar degisiyor, ders kitaplari yenileniyor, (bir çok yerde etkili kullanimi saglanamasa bile) teknoloji ülke çapinda okullara yayilmaya çalisiliyor. Gözle görülür bir gayret var, hatta anlamini kavramamis kisiler de dahil, herkes  “ögrenci merkezli egitimden” söz ediyor… Kisaca “bilgi toplumunun” gereksinim duydugu egitim anlayislari dalga dalga, dünyaya, bu arada da ülkemizde yayiliyor.

Bilgi toplumunda  daha çok

*      küçük gruplarla, kimi zaman bireysel,

*      ilgi alanlarinin çesitliligine uygun olarak çesitlendirilmis,

*      herkesin kendi ögrenme stiline uygun ögrenme ortamlari bulabildigi (çoklu sunum),

*     ögrenme sürecinin sorumlulugunu ögrenenin tasidigi,

*      yaratici düsünmeyi özendiren, farkliliklari öne çikartan,  sivriliklerin törpülenmedigi

egitim ortamlari var…

Ögrenme sürecinin sorumlulugunun ögrenenin üzerinde olmasi sinif içindeki rolleri de degistiriyor. Ögretmenin rolü “ögreten” olmaktan “yol gösteren, ögrencinin tikandigi noktalarda danistigi kisi” olarak degisiyor. Yaygin olarak sanildigi gibi bu durum ögretmenin sinif içindeki etkinligini azaltmiyor tersine arttiriyor. Çünkü hala, ögrencilerinin ögrenmesi gerekeni ögrenip ögrenmediginin sorumlulugunu büyük ölçüde ögretmen tasiyor.

Degerlendirme de egitim gibi giderek bireysellesiyor. Basarinin degerlendirilmesinde, bireysel fakliliklarin da dikkate alindigi bireysel degerlendirmelere dogru gidiliyor.

YENI EGITIM ANLAYISLARININ MATEMATIK EGITIMINE YANSIMASI

*     Asil hedefi sistemli, mantikli düsünmeyi, problem çözmeyi ögretmek olan matematik egitiminin, degisen egitim anlayislarindan bire-bir etkilenmesi kaçinilmazdir. Söyle ki,

*      Dünün ögretmen merkezli, ögretmenden ögrenciye tek yönlü bilgi akisina dayali, kalabalik siniflari giderek yerini bilgi toplumlarinin ögrenci merkezli, bireysel farkliliklarin dikkate alindigi, özgürce konusma, tartismanin özendirildigi ögrenme ortamlarina birakiyor.

*     Günümüzde matematik egitimi arastirmalari içinde “iletisim” ile ilgili olanlara her zamankinden daha fazla yer veriliyor. Çünkü matematiksel fikirlerin birden fazla bakis açisiyla tartisildiginda katilimcilarin fikirlerini keskinlestirmeleri ve baglantilar kurmalari saglaniyor.

*     Yeni egitim yaklasiminda ögrencilere çesitli seçenekler sunuluyor: Herkese kendi ögrenme stiline uygun ortamlarda ögrenme firsati saglaniyor…

*     Matematik egitiminde de çoklu sunumlarin önemi vurgulaniyor… Örnegin bugün ABD’de, bazi eyaletlerde, matematik egitim programlarinin yalniz “çözümsel muhakeme” yaklasimi kullananlara uygun oldugunun, “bütünsel”, “pratik” yada “soyut” yaklasimlara pek de uygun olmadiginin  fark edilmesi ile yeniden gözden geçirildigini, farkli muhakeme yaklasimi kullananlar dikkate alinarak yeniden düzenlendigini biliyoruz. Herkesin kendi ögrenme stiline uygun olanini seçmesi için açiklamalar örnegin hem resimle, hem tabloyla, hem grafiklerle yapiliyor.

*     Ögrencilerin aktif katilimiyla gerçeklesen, neyi, nasil ögrenecegine karar hakki veren “aktif ögrenme yöntem ve teknikleri” her geçen gün biraz daha yayiliyor.

*      Matematik egitiminin en önemli amaci düsünmeyi, problemlere çözüm yollari aramayi, iliskileri yakalama ve çözmeyi ögretme olduguna göre aktif ögrenme yöntemlerinin matematik egitimine dogrudan yansimasi kaçinilmaz olmaktadir. Nitekim, aktif ögrenmeyi anlatan kaynaklarin çogunda, teknikler açiklanirken verilen örneklerin birçogunun matematikle ilgili olmasi rastlanti degildir.

*     Ögretmen basariyi degerlendirmede tek yetkili olmaktan çikiyor,  kimi ögretmenlerce sinifta otorite saglayabilmek için kullanilan not silahi ellerinden gidiyor. Degerlendirmede ögrenciye söz hakki veriliyor. Örnegin ögrenci, hizla yayginlasan bir degerlendirme araci olan “bireysel gelisim dosyasinda (portfolyo)” yer almasini istemedigi unsurlari dosyasindan çikarabiliyor.

*    Matematik egitiminde de portfolyo kullanimi her geçen gün yayginlasiyor. Ögrencinin kendisinin degerlendirilmesinde söz hakki olmasi, matematige karsi gerginligin azaltilmasi için önemli bir destek sagliyor.

BILGI TOPLUMUNDA MATEMATIGIN YERI

Matematik egitiminin, degisen egitim anlayislarindan bire-bir etkilenmesinin yani sira, yeni egitim anlayislarinin yükselen degerlerinin pek çogunun matematik egitiminde dogasi geregi zaten önemli bir yeri oldugu da inkar edilemez.

*    Zaman eskisinden çok daha hizli akiyor, parayi çabuk davranan kazaniyor. “Vakit nakittir!” özdeyisine uygun olarak hizli düsünen, çabuk ama isabetli kararlar verebilenler basariyi yakaliyor. O halde egitimde “hiz” daha önceleri hiç olmadigi kadar önem kazaniyor.

“Hiz” matematiksel düsünmede her zaman önemli degiskenlerden biri olarak kabul edilmistir. Ayni zorluktaki problemleri daha kisa sürede çözen daha basarili kabul edilir.

*      Bilgiye ulasma yollarini bilmek de yeterli degil, günümüz insani neyi ne kadar bilmesi gerektigini ayirt edebilmeli, kendisini, ögrenme stilini tanimali…

“TV izlerken matematik çalisilmaz” yada “kalemi kagidi eline almadan matematik ögrenilmez!” türünden yargilari duymayan yoktur. Birçok kisi kendisinin en iyi nasil ögrendiginin ayirtina matematik çalisirken varmistir. Çünkü yaygin inanisa göre matematik “zordur” ve zaten zor olan konulari ögrenmeyi kolaylastirmak için elden gelen yapilmalidir… Bazilari matematik çalismak için gece, geç saatleri, bazilari sabahin erken saatlerini seçer. Bazilari yalnizken, bazilari arkadaslariyla birlikteyken, konusup tartistiklarinda daha iyi ögrendigini fark eder. Bazilari hafif bir müzik esliginde, bazilari ancak kesin sessizlik varken daha kolay düsünür, çözümler üretir…

*      Matematik egitiminde belki de hiçbir zaman tam anlamiyla “Ögretmen merkezli” bir egitim yapilamamistir. Çünkü matematiksel muhakeme ve problem çözme ögretilemez, ancak ögrenilir. Bir baska deyisle, düsünme bireysel bir süreçtir ve kisiye özgü farkliliklar tasir. Matematikte, özellikle problem karmasiklastikça seçenekler farklilasir, ayni bilgiye sahip oldugu halde bazilari çözümü görür, bazilari göremez.

Her ne kadar çesitli sinavlara hazirlanmak amaciyla gidilen dersanelerimizde tersi yapilmaya çalisilsa da, matematik derslerinde bazi problemler ve bu problemlerin çözüm yollari degil, düsünme ve çesitli problemlere çözüm yollari bulma ögrenilir. Çünkü teker teker tüm problemleri ve bunlarin çözüm yollarini ögrenmek için bir ömür yetmez… Matematik, bilginin kendisinden çok ona ulasmak için geçirilen süreçle ilgilidir…

SONUÇ…

Gelecegin toplumlari için hedeflerde asil önemli degisiklik, hedeflenen insanin niteliginde… Düne kadar “vasat” ölçü alinarak, prototip olarak yetistirilmesi hedeflenen kitlelerden artik baskalarina benzemeye çalismayan, kendine özgü fikirleri olan, düsünen, yaratici, hobileri olan, kendine, hobilerine zaman ayiran bireyler olmalari bekleniyor.

Matematigin dogasi geregi yeni egitim anlayisina yatkin olmasi, ondan unsurlar barindirmasi, yeni egitim anlayisi içinde matematik egitimini ayricalikli bir yere oturtmakta ve önemini arttirmaktadir. 2000 yilinin BM tarafindan dünyada “Matematik Yili” ilan edilmesi, matematik egitimine dikkat çekmek ve daha iyi düsünen nesiller yetistirmek özlemiyle açiklanabilir.

 KAYNAKLAR

Açikgöz, K. Ü. (2002). Aktif Ögrenme. Egitim Dünyasi Yayinlari. Izmir

Applee, M. W (2004) Neoliberalizm ve Egitim Politikalari Üzerine Elestirel Yazilar. Egitim Sen Yayinlari. Ankara

Hardt, M. ve A. Negri (2001). Imparatorluk. Ayrinti Yayinlari. Istanbul