Basligi : | Bir Tema Etrafinda Farkli Disiplinlerin Çoklu Zeka Kuramina Göre Bütünlestirilmesi |
Konu : | Bir Tema Etrafinda Farkli Disiplinlerin Çoklu Zeka Kuramina Göre Bütünlestirilmesi |
Yazar : | Nese TERTEMIZ |
Tarih : | 21.03.2003 |
E-mail : |
Programlar hazirlanirken, zihinleri en çok yoran sorulardan birisi de konularin farkli ögretim programlarina nasil bölüstürülecegi ve birbirini tamamlayici olmalarinin nasil saglanacagidir. Bütünlestirilmis program anlayisiyla farkli ögretim programlarini birbirleriyle iliskili yapmak mümkündür. Programlar, istenilen amaçlar dogrultusunda, tek bir disiplin içinde, disiplinler arasi ya da ögrenciye (ögrenene) yönelik olarak farkli modeller kullanilarak bütünlestirilebilir(Fogart 1991).
Ilkögretim çagindaki çocuklar düsünüldügünde çocuklarin gelisimleri için her bir ögretim programi alaninin önemli oldugu asikardir. Ayrica çocuklar dogal ögrenme ortamlarinda bu konu alanlarini birbirinden ayirarak ögrenmezler. Bunlar biz yetiskinler tarafindan belirlenmistir. Çocuklarin dogal ögrenmeleri, ilginç bir konu alaniyla ortaya çikmaya daha egilimlidir. Örnegin bir kale yapma, bir kum masasi icat etme, kisin yagan karla oynama vb. Bu açidan ele alindiginda bütünlestirilmis program, çogunlukla “tema”tik programla iliskilendirilen bir terimdir. Bütünlestirilmis (entegre) programin yapisi “tema”tiktir. Bütünlestirilmis program farkli disiplinlerin (Dil, Matematik, Fen, Sosyal Bilgiler, Resim vb.) birbirleriyle iliskilendirilmesini saglar (Krong 1995; Lake 2001).
Programlari Bütünlestirmenin Avantajlari ve Dezavantajlari
Programlari bütünlestirmenin sagladigi avantajlar avantajlar, program, içerik, ögretmen, ögrenci ve ebeveynler açilarindan söyle özetlenebilir:
Sema 1: Program Bütünlestirmenin Avantajlari
PROGRAM |
|
IÇERIK |
|
ÖGRETMEN |
|
ÖGRENCI |
|
VELI
(Ebeveyn) |
|
Programlarin bütünlestirilmesinin çesitli açilardan ele alinan avantajlari yani sira her zaman iyi bir fikir olmayabilir. Ancak bütünlestirmenin gerekli olmadigi durumlarda bile istendiktir, çünkü bir dersten alinan konu bir diger konunun zenginlestirilmesinde kullanilir ya da bir derste ögrenilen beceriler bir diger derste ögrenilen bilgilerin uygulanmasinda ya da islenmesinde kullanilir. Ancak programlarin bütünlestirilmesi bir son degil temel egitimsel becerilerin elde edilmesi için araçtir. Daha da ötesi önerilen faaliyetler bu hedeflere ulasmada her zaman etkili olmayabilir ya da her zaman etkili uygulanmayabilir.
Kendine yeten bir sinif kolaylikla disiplinler arasi üniteleri seçip uygulayabilir (Örnegin sinif ögretmeni bunu kolaylikla yapabilir). Ancak daha üst siniflarda 40-50 dakikalik farkli dersler ve ögretmenlerin bu konuda planlama yapmalari zor olabilir.
Bütünlestirmede faaliyetlerin çogu konusuz, yorucu çalismalar olabilir ( Illerin bas harflerinin alfabetik siralanmasi gibi) . Diger faaliyetler dil faaliyeti olarak deger tasimaktadir ancak bunlar hayat bilgisi programinin hedefleriyle ilgili degildir. (Hayat Bilgisi dersinde belki 23 Nisan Ulusal Egemenli ve Çocuk Bayrami ünitesinde geçen il adlariyla ilgili bir çalisma daha uygundur.) . Kimi zaman ise önerilen faaliyetler ögrencilerin hazirliklari olmayan seyleri yapmasini gerekebilir. Bunlar ya çelisik konulardir (aç bir insan yüzü çizilmesi) ya da programda ögretilmeyen konularin kullanilmasi istenmektedir. Ögretmenlerin disiplinler arasi programlar için zaman bulmalari da bir sorun olarak karsimiza çikabilir. Bu programlar zaman alicidir ve bu sorunun kolay bir yaniti yoktur.
Bu tür problemler göz önüne alindiginda egitimciler bütünlestirmeyi bazi durumlarda olasi ve istendik araç olarak görmeli, her durumda bütünlestirmenin kullanilamayacagini anlamalidir. Faaliyetler dersin sinirlarini asmamali ve egitsel hedeflere yönelik olmalidir( Alleman & Brophy 1991:66). Sonuç olarak faaliyetler her dersteki temel hedeflerin zarar görmesine yol açmamali, bu hedeflere ulasilmasini saglamalidir. Zaman almasina ragmen pek çok ögretmenin bu yaklasimi kullandigini biliyoruz. Bu yaklasim, tüm ögrencilerin basarili ögrenci olmasini saglamada güvenilir bir yol olarak ele alinabilir.
Ögrenen Birey Olarak Çocuk – Çoklu Zeka Kurami ve Programlari Bütünlestirme
On sekizinci yüzyilin ortasinda J.J.Rousseau (1812-1778) demokrasi konusunda yazdigi yazilarla Fransizlara esin vermistir. Krong’un belirttigine göre (1989:33-37) Rousseau’nun bebeklerin ve çocuklarin yetistirilmesine yönelik tutumlari da ilericiydi. Yüzyillardir süregelen çocuklara dönük olumsuz tutumlari reddeden Rousseau, çocuklara yetiskinler tarafindan destek olunmasini savunmustur. Daha sonraki kuramcilar da çocuklarin gelisim özelliklerini belirlemek ve onlari daha yakindan tanimak amaciyla birçok çalismalar yapmislardir.
Davranisçilar çocuklarin ortamda bulunan etkiye yanit verdiklerini söylerken, çocugun bos olan zihninin yetiskinler, daha büyük yastaki çocuklar ve genel çevrenin etkisiyle yazildigini belirtmislerdir.
Piaget, tüm ömrünü çocuklarla geçirmistir. Degisik alanlarda arastirmalar yaparak çocuklarin gelisim özelliklerini belirlemeye çalismistir. Piaget çocuklarin kendi zihinsel gelisimlerine katkida bulunduklarini ve onlarin önceden programlanmadiklarini savunmustur.
Piaget gibi Harvard Üniversitesinde Howard Gardner, Binet tarafindan Fransa’da gelistirilen zeka testlerini incelemis ve Piaget’ye göre alternatif, çocuklarin testlerde yaptiklari hatalardaki yasla ilgili yapilarin kesfedilmesiydi. Gardner’a göre bu, “zeka”nin tüm anlaminin derinlemesine sorgulanmasidir. Binet, Piaget ve digerlerinin uzun süredir zeka olarak kabul ettikleri dilsel ve mantiksal -matematiksel yetenekler Gardner’a göre yeterli degildir. Gardner ,bunlarin bati kültürünün dar degerlerinin bir yansimasi oldugunu savunmaktadir.
Her zeka erken çocukluktan itibaren izlenebilir ve bunlar program planlamasinda dikkate alinmalidir. Geçen on yilda bazi okullar çoklu zeka kurami (MI) çerçevesinde programlarini dizayn ederek bunu uygulamaya çalismaktadirlar.
Gardner pek çok çocugun bulundugu bir sinifta tek basina çalisan ögretmenin farkli ihtiyaçlari, ilgileri, yetenekleri olan çocuklara okuldaki ögrenmeden gerçek hayat uygulamalarina geçis yaptirilmasinin zor oldugunun farkindadir. Ona göre ögrenme konular ve projeler entegre edilirse pek çok sey elde edilebilir .
Bütünlestirilmis program yaklasimi ülkemiz Ilkögretim I.Kademe programlarinda benimsenen bir yaklasimdir. Ilkögretim I.Kademe programina bakildiginda çerçeve program oldugu I.Devrede Hayat Bilgisi, II.Devrede ise Sosyal ve Fen Bilgisi mihver dersler olarak kabul edilmistir. Mihver derslerin olmasi, diger derslerin (ifade ve beceri dersleri olan Türkçe, Matematik, Resim-is, Beden Egitimi, Müzik)bu dersler etrafinda sekillenmesi anlamini tasimaktadir. Ancak durum planlamada böyle gibi görülse de uygulamada dersler birbirinden bagimsiz ve kopuk olarak islenmektedir. Tüm derslerin bir tema etrafinda bütünlestirilmesi konunun farkli boyutlarda ele alinmasini saglamakta bu durum ise Gardner’in Çoklu Zeka Kuraminda belirttigi alanlari dikkate alma anlamini tasimaktadir, denilebilir. Ancak durum her zaman böyle degildir. Bazi durumlarda bütünlestirmede tüm dersler alinamadigi gibi tek bir derste de tüm alanlara özgü etkinliklere yer verilmemis olabilir. Bu durumda devreye hazirlanacak etkinliklerin Çoklu Zeka Kuramina göre düzenlenmesi devreye girer. Çünkü Çoklu Zeka Kuramina göre ele alinan etkinliklerde çocuklarin farkli zeka alanlarinda daha iyi olduklari dikkate alinir ve her çocuga ulasma çabasi agirlik kazanir. Çünkü bu kuramda her çocugun farkli ögrenme stiline sahip oldugu kabul edilir.
Ülkemizde programlarin bütünlestirilmesine yönelik çalismalar oldukça yetersizdir. Sözü edilen kavramlar ülkemizde son yillarda sikça kullanilmaya baslanmis ancak bu konulardaki deneysel çalismalar yok denecek kadar azdir. Kongrede , Ilkögretim I.Kademe 2.sinifta mihver ders olan Hayat Bilgisi dersinin bir ünitesi olan “Tasitlar ve Trafik” ele alinmis ve bu tema etrafinda farkli disiplinler bütünlestirilmesiyle ilgili etkinlikler tanitilmis ve bu çerçevedeki arastirmalardan söz edilmistir.
KAYNAKÇA